Mobil Nesil Nedir,Nasıl Eğitilmeli?

Mobil Nesil Nedir,Nasıl Eğitilmeli?



Okullar iki hafta içinde açılıyor. Çocuklarınız okula gidecek ve bundan 50 yıl, 40, 20 yıl önce biz nasıl eğitim aldıysak onlarda öyle eğitim alacaklar. Yani sıralara oturup sınıfa gelen öğretmenin anlattığı ve dağıtılan kitapta yazan bilgileri ezberlemeye çalışacaklar. Bizim kuşak bunu yaptı, sonra diğer kuşaklar yaptı. Ama son yıllarda artık öğrenciler bunu reddediyor. Peki neden reddediyorlar, reddedmelerinin altında hangi gerçek yatıyor? Uzmanlar bu yeni nesli mobil nesil olarak tanımlıyorlar. Yani şu anda ilk okul, ortaokul ve lisede okuyan neslin adı "mobil nesil" peki mobil nesil ne demek? Neden isimleri mobil nesil, bu nesil nasıl eğitilmeli?

Bütün bu sorulara yanıt yazmadan önce bu neslin ortak özelliklerine bir yazalım. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki 2003 yılında toplam nufüs içinde payı %28 iken, 2013'te %43 oldu. Ama asıl önemli olan 2023 yılında toplam nüfusun %57'si mobil nesil içinde olacak. Peki bu neslin özellikleri neler? En önemli özelliği bilgiye çok hızlı ulaşan, bilgiyi çeşitli kaynaklardan bulabildiği için ukala gibi görünürler. Ayrıca geçmişten gelen doğruları uygulamak yerine hata yaparak öğrenmenin onları inatçı yaptığı bir gerçek. Fakat unutmayalım ki dünyayı değitiren bütün buluşlar da hep böyle davramam mucitlerden çıkmıştır. Diğer özellikleri ezber bozan bir nesil olmalarıdır. Bu neslin %78'i gittiği okula veya çalıştığı şirkete karar verirken yenilikçi olmasını en önde tutuyor. Bu neslin en önemli özelliği ise "maker hareketidir" yani kendin yap hareketidir. Başkasının yaptığı veya öğretttiği yerine, kendileri yapmayı tercih ediyorlar. Diğer özellikleri isimlerinde de olduğu gibi mobil yaşıyorlar. Şu anda dünya nüfusunun %91'inin mobil telefon kullandığı, %30'unun maillerine akıllı telefon ve tabletlerden baktığı, tüm internet kullanımının %15'inin ise mobil cihazlardan olduğunu biliyoruz. İşte bu nesli tüm bu rakamları üçe katlıyor. Kısaca herşeyi mobil cihazlardan öğreniyor ve kullanıyorlar. Bir dçğer özellikleri sahip olmak yerine erişmek fiilini seviyorlar. Örneğin bir kütüphane dolusu kitap almak yerine, bir kütüphaneye online ulaşmak onlar için daha değerli. Bu yüzden erişim onlar için hayati önem taşıyor.

Takım oyununu çok seviyorlar. Bir şeyi birlikte ortak paydada yapmayı beceriyorlar. Mekan ve zaman farketmeden ortak işler yapabiliyorlar. Kendilerine sunulan hizmetlerin genelliğinden hoşlanmıyorlar ve kendileri için oluşturulan çözümler istiyorlar. Örneğin derste herkese anlatılan konu yerine kendilerinin anlamadığı yeri dinlemeyi seviyorlar. Bu yüzden bireysel öğrenme onlar için daha verimli. Bir diğer özellikleri kısa, öz ve ve görsellik en değerli kavramlar. Uzun uzun konuşmayı secmiyorlar, herşeyin özünü istiyorlar ve görsel öğrenmeye çok yatkınlar.

Bir de gerçek zamanlı yaşama özellikleri var ki buna çok dikkat etmek gerekiyor. Online yaşıyorlar hemen cevap ve tepki bekliyorlar. Yazdıkları bir metne veya paylaştıkları bir resme hemen tepki almazlarsa mutsuz oluyorlar. Bu yüzden uzun sürecek geribildirimler onlar için değersiz oluyor.

ABD çalışma bakanlığının yaptırdığı bir araştırmaya göre bugün liselerde okuyan öğrencilerin %65'i üniversiteleri bitirdiklerinde şu anda var olmayan mesleklerde çalışacaklar.

Şimdi bütün bu kavramlar ve özelliklerden sonra dönüp kendi eğitim sisteminize ve öğretmenlerin özelliklerine bakın. Müfredatınıza, sınav sistemlerinize, okullarınızda ve eğitim politikaları yapılan yerlerde konuşulanlara bakın. Sizce yukarıda anlatmaya çalıştığım nesil için sizin okulunuzun kaç yıl olduğu, müfredatta ne olduğu, hangi dersi öğrettiğinizi bir anlamı var mı?

Sonuç olarak sizin bu gruba bu okul sistemi ile bu müfredatlar bu gündemlerle yardımcı olmayacağınız kesin ama bari önlerinden çekilin de hızları azalmasın. Zira rahat bırakırsanız bu ülkeye çok büyük katkılar sunacakları kesin.